Aşk

Öncelikle bkz: yalan dostum aşk diye bir şey yok.

Aşk dediğimiz şeye vücutta dopamin, serotonin, norepinefrin, endorfin, feniletilamin gibi hormonların salgılanması sonucu oluşan “his” diyebiliriz. Yani bu hormonları sizde bir gazoz kapağı oluştursaydı muhtemelen gazoz kapığına aşık olurdunuz. İlk önce bu hormonları neler tetikler, ilk çekim aşamasına bakalım.

Testosteron ve östrojen hormonları bilinen adıyla erkeklik ve kadınlık hormonları aşk’ımızın ilk basmağını oluştururlar. Bu hormonlar temelde üremeyle alakalı hormonlardır. Yani cinsel istek duymadığımız birine teorik olarak aşık olamayız.

Erkeklerde aşkı tetikleyen diğer duygu koruma içgüdüsüdür. ayrıca bakınız; damsel in distress

İlk çekimi yakaladık ve kızı arzuluyoruz, şans yüzümüze güldü ve kız da bizden hoşlanıyor. İkinci aşamada aşkın en yoğun yaşandığı dopamin, serotonin, norepineftin, endorfin, feniletilamin gibi hormonları bastı vücut.. Bu hormonlar kritik öneme sahiptir. Özellikle feniletilamin. Nedir bu feniletilamin? Senin aşk dediğin şeye sebep olan, yüzünde gülücükler açtıran, karnına kramplar saplayan, enerji patlaması yapan, cinsel organa kan akışı sağlayan, sinir hücreleri ile dopamin ve norepinefrin arasındaki bilgi akışını hızlandıran ve amfetaminin yakın komşusu olup beynindeki eleştirel düşünce mekanizmanı iptal eden hormondur. Dedim dedim inanmadınız bak ne oldu şimdi?

Şimdi şu oldu güzel kardeşim. “Ruh eşimi buldum!” dedin. Üzgünüm ruh eşi denen bir şey yok :(( ya da üzgün değilim siz hala ruh eşinizin olduğuna inanın.. ayrıca bkz: oneitis

Tekrar konuya devam edecek olursak; vücut sana bedava uyuşturucuyu verdi. Havalarda uçuyorsun ve aynı zamanda kızı arzuluyorsun ve sonunda kadınla cinsel birliktelik yaşıyorsun.. Bakın burası çokomelli; cinsellik sırasında kadında oksitosin hormonu salgılanır. Bu hormon, kadın doğum yaparken ve çocuğunu emzirirken de salgılanmaktadır. Annenin evlat sevgisinin sebebi işte bu hormondur, öyle kuvvetlidir. Dolayısıyla bu hormon kadının erkeğe bağlanmasını sağlar. ayrıca bkz: alpha widow

“Erkeğin aşkı, tatmin olduğu andan itibaren gözle görülür bir şekilde azalma eğilimine girer; neredeyse bütün kadınlar, ona, zaten sahip olduğu kadından daha çekici gelecektir, değişikliğe özlem duymaktadır. Öte yandan, kadının aşkı o andan itibaren artmaya başlar.Türün devamlılığını ve olabildiğince büyük bir artışı hedeflemiş olan doğanın güttüğü amacın bir sonucudur bu.”
Arthur Schopenhauer

Schopenhauer’un da dediği gibi; ilişkiye girdikten sonra erkekte bu hormonlar yavaş yavaş azalmaya başlarken, kadın salgıladığı oksitosin sebebiyle ilişkiye bağlılığını arttırmaktadır.

“Kadınlar, her ihtiyacını karşılayacak bir erkek isterler, erkekler ise tek ihtiyacını karşılayacak her kadını..”
Arthur Schopenhauer

Tüm bunları öğrendik, iyi, güzel, hoş da.. Neden? Neden bu hormonlar? Neden ilişkiden önce artarken, ilişkiden sonra azalıyor? Neden kadında oksitosin salgılanıyor? Bunların sebebi; evrimsel psikoloji. İnsanın, daha doğrusu yaşam denen şeyin iki temel unsuru vardır. Birisi yaşama içgüdüsü diğeri üreme içgüdüsü. Tüm canlılar hayatlarına bu iki ana perspektiften bakarlar.

İnsanın üreme içgüdüsü ona bazı hatalar yaptırır. Aşık edip üremesini sağlamak gibi.. Aşık olduğunda insanın mantıklı düşünemediğinden bahsettik. Mantıklı düşünemez çünkü düşünürse üreme eylemini gerçekleştireceği kadının kusurlarını/hatalarını görür ve bu üremeye mani olabilir. İşte o sebeple aşkın gözü kördür.. Üreme içgüdüsü öyle güçlüdür ki örümceklerde çifleştikten sonra ölme riskini bile göze aldırır. bkz: karadul örümceği, ya da bazı ahtapot türlerinde dişiler doğum yaptıktan sonra kendilerini yavrularına ilk gıda olarak feda ederler(üremek için ölüme gitmek)

Bütün aşk hikayelerinde; Romeo ve Juliet, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin vsvs.. Aşıklar birbirine kavuşamamışlardır. Çünkü kavuştuktan sonra olan şeyin adı aşk değil sevgidir.. Aşk, doğanın; insanları cinselliğe ulaştırıncaya kadar vermiş olduğu bedava bir uyuşturucudur.

Seks keyiflidir, çünkü üremeye yol açar..

Şimdi erkekte mantıklı düşünme mekanizmasını etkiliyor dedik (kadında etkilemiyor çünkü kadın doğru erkeği seçmeli, hata payı sıfır) erkek cinsel ilişkiye girdikten sonra aşkı bitiyor. Çünkü üreme erkek için gerçekleşti ve artık hormona gerek yok. Gelelim kızcağıza. Üremeyle beraber salgılanan bu hormon kadının erkeğe bir süre daha bağlı kalmasını sağladı. Bu da; kadının başka erkeğe aşık olup, doğan çocuğun ihtiyaçlarını göz ardı etmesini engelledi, çocuğa olan yatırımı güvence altına aldı. Aksi taktirde kadın başkasına aşık olup, artık sevmediği Ahmet’in çocuğuna bakmayacak, bu şekilde üreme başarısız olacaktı.

Kadınlar aşkı, seksin bir önkoşulu olarak görmeye, erkeklerse seksi aşkın belirleyici bir özelliği olarak görmeye daha yatkındırlardır.

Buraya kadar bilimsel olarak her şey tamam. Buradan sonra deep the red pill başlıyor. Kadınlar neye aşık olur? Bu hormonlar nasıl tetiklenir?

Kadınların eş seçim stratejisi olan hipergami cepte, ancak sadece hipergami mi? Değil.

Sadece hipergami olsaydı, kadın kendinden üstte gördüğü her erkeğe aşık olur bu hormonları salgılardı. Ancak öyle değil. Hipergami kadının eş seçiminde sadece bir ön eleme. Eğer kadının hipergamisini tatmin etmiyorsan zaten diğer aşamalara geçemiyorsun. Hipergamisini tatmin ettikten sonra 2. aşama olan “hayalindeki erkek” sınıfına girmen gerekir. Bu sınıfın kriterlerini ise kadının bilinçaltı oluşturuyor. Örneğin çok kısa bir kadın, nispeten daha uzun erkekleri çekici buluyor. Bu, doğacak çocuğun kısa boylu olma riskini azaltacaktır. Yani kadın seçeceği eşte, doğacak çocuk üzerinden kendi kusurlarını kapatıyor. Kaynak yatırımı, genetik miras vs. baktıktan sonra kadın için arzu uyandırmaya başlıyorsunuz. Nereye kadar? Shit testleri geçene kadar. Kadın size eğer shit test uyguluyorsa siz o kadın için bir aday olmuşsunuz demektir. Ancak burada bir sıkıntı var. Erkeğin bu shit testleri geçmesi için bilinçli olması gerek. Oysa aşık bir erkek, nispeten bilincini kaybediyor. Aptal aşık modunda, kızı ne kadar çok sevdiğini gösterirse o kadar sevileceğine inanıyor..

Zamanın akıllı kimselerinden iken, aşk belasına düştüm de, el şimdi benden aldığı öğütleri, bana verir oldu..
Fuzûlî

İlişkide aşk devam ederken bir şekilde ilişki bittiği zaman bütün bu uyuşturucu etkisi yapan hormonlar bir anda kesiliyor ve o aşk acısı dediğiniz şeyi yaşamaya başlıyorsunuz. Bunun çözümü abundance mentality, yani bolluk zihniyeti. Mecaz yapacak olursak uyuşturucuyu tek bir satıcıdan değil bir kaç satıcıdan almak. Böylece bir kaynak gittiğinde hormonları almaya diğer kaynaktan devam etmek.

Özetlemek gerekirse aşk hormonlardan ibaret, aşkın altında yatan gerçek; üreme içgüdüsü. Ha bir de 3.5 milyarı kadın olan, hadi bunun 2.5 milyarını yaşlı, hamile, engelli ve gazi kadınlara ayır, geri kalan 1 milyar kadın içinde o kızın ruh ikizin olduğuna inanıyorsun öyle mi :)))

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir